“TAMAM AĞZINLA KARGAYI TUTMUŞSUN AMA HANİ ONUN AĞZINDAKİ PEYNİR?”

“TAMAM AĞZINLA KARGAYI TUTMUŞSUN AMA HANİ ONUN AĞZINDAKİ PEYNİR?”

Değerli Gazeteci Özcan ÖZGÜR’ün “Türkiye’de Bir İlk Muğla’da…” başlıklı bugünkü köşe yazısını (www.hamlegazetesi.com.tr/turkiyede-bir-ilk-muglada/) okurken içimi buruk bir mutluluk kapladı.

Bunun iki sebebi var…

İlki şu, “Kos’daki satıcı ‘Cilt güzelliği’ diyor, ‘yüzünüze sürün’ diye ekliyor.” cümlesini okuduğumda adama hak verdim, bence de doğru söylemiş ve Özgür’ün köşesine konuk olmayı hak etmiş.

Lakin bendeki burukluğun sebebi başka, o Yunanlının bugün yaptığını, bendeniz 12 yıldır Çin’de yapıyorum.

1986 yılında çekilen ekteki fotoğrafa bir bakalım, Şanghay’daki ofisimizin tabelasında neler varmış?

Herşeyden önce Çin’deki şirketimizin adına bakar mısınız; Karya yani Muğla’mın eski adı, logomuz da zeytin dallarının arasından barış ve dostluk mesajı veriyor.

Muğla Bacası’nın anlamını ve haritadaki yerini anlatmak için ne kadar dil döktüğümüzü tahmin bile edemezsiniz.

Ayrıca tabelada Türk Bayrağı var, Türkiye haritası var ve haritanın ortasında çok etkili bir sloganımızın Çince ve İngilizce’si yer alıyor, kısaca biz diyoruz ki;

“TÜRK ZEYTİNYAĞI SAĞLIK VE GÜZELLİK KATAR”

Tabelanın solundaki kalbi sarmalayan iki zeytinyağı şişesi ile zeytinyağının kalbi koruduğuna vurgu yapmıştım.

Türkiye’de kalp rahatsızlıklarının en az görüldüğü bölgenin, kalp krizinden ölümlerde de en düşük orana sahip olan Ege Bölgesi olduğunu, bunun temel sebebinin de, kişi başına zeytiyağı tüketiminin yıllık 20 kg civarında yani Ülke ortalamasının 10 kat üzerinde gerçekleştiğini söylediğimde, bunu duyan Çinlilerin çoğu o gün, bugündür zeytinyağı tüketiyordur.

Yüzüne yasladığı zeytinyağı şişesiyle poz veren sağdaki hanımefendinin verdiği mesajı soranlara ise, zeytinyağının güzelliklerine güzellik katacağını söylüyor ve ailecek Türkiye’den valizlerimizde getirdikten sonra 50 mililitrelik şişelere doldurduğumuz Türk zeytinyağını o meraklı Çinlilere ücretsiz dağıtıyorduk.

Yazıya ilişkin diğer burukluk gerekçem ise Muğla’da kurulan Analiz Laboratuvarından kaynaklanıyor. Lafı eğip bükmeden şunu baştan ifade edeyim ki, bu laboratuvarın Muğla’mıza kazandırılması çok önemli bir hizmettir, katkısı bulunan herkese şükranlarımı sunuyorum.

Özellikle Muğla bölgesinde yetiştirilmekte olan zeytinlerin ve üretilen zeytinyağlarının pazarda hak ettikleri gerçek paya ulaşmaları için, bu laboratuarın ciddi bir katma değer yaratacağına içtenlikle inanıyorum.

Ekmeğinizi Memecik’ten üretilmiş bir zeytinyağına bandırdığınızda aldığınız lezzeti ve duyduğunuz güzel kokuyu başka hiçbir zeytinden alamazsınız, Memecik’i üstün kılan polifenol zenginliği ise adeta onun tacıdır.

Çocukluğumda, yani yaklaşık 50 yıl önce bahçemizden hasat ettiğimiz ilk parti zeytinleri, rahmetli Dedem Hamdi İncili ile, Muğla’dan Bayır’daki sıkımcıya götürürken (o kadın ve erkek işçilerin gözümüzün önünde çizmeleriyle ezerek sıktıkları erken hasat zeytinyağının kokusu ağır ama lezzeti eşsiz olurdu), O’na dağlardaki zeytinleri gösterip, onları kimin topladığını sormuştum.

O gün Dedemin; “Zafer, o aşısız ağaçların zeytinleri aslında daha lezzetlidir ama ağaçlar sahipsiz ve sarp yamaçlarda olduğu için kimse toplamaz, eğer benim bacağım sağlam olsaydı (Rahmetliyi hatırlayan Hemşehrilerim mutlaka vardır, üzerine yıkılan duvar yüzünden bir bacağını kaybetmişti), çıkıp toplamak isterdim.” deyişini hiç unutmadım, ne zaman Muğla-Aydın arası yolculuk yapsam hep o sohbetimizi hatırlarım, bu vesileyle sizinle de paylaşmak istedim.

Tekrar laboratuvara dönecek olursak…

Keşke benim 15 yıl önce verdiğim bazı emekler heba edilmeseydi ve uluslararası akreditasyonu olan böyle bir laboratuvarı 2003 yılında Muğla’ya kazandırmış olsaydık.

Devletimin kasasından tek bir Euro dahi çıkmadan kurulmasını sağlayacak bir alt yapı oluşturmayı başarabilmiştim ama sakalım olmadığı için beni dinlemeyen siyasilere ve bürokratlara bu laboratuvarın önemini anlatamamıştım.

Kendimi tekrar etmek istemiyorum, eğer bu konuyu da dile getirdiğim; “BİR GAZETECİYE AÇIK MEKTUBUMDUR” başlıklı o eski yazımı okumak isterseniz, lütfen şu linki tıklayın; http://harclik.net/?p=735

Uzun sözün kısası, “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş”, Yunanlı satıcı zeytinyağı cilde iyi gelir dediğinde köşe yazılarına misafir oluyor, biz daha iyisini hem de yıllar önce yapmış olsak bile, “TAMAM AĞZINLA KARGAYI TUTMUŞSUN AMA HANİ ONUN AĞZINDAKİ PEYNİR?” diye hesap soruyorlar. :)

Mısır’dan selam ve sevgilerimle.

Zafer KARADAĞ
www.harclik.net
5 Şubat 2018, İskenderiye

ZaferKaradag hakkında

www.harclik.net www.karya.biz www.gen-turk.com Email: zaferkaradag@gmail.com Cep / Whatsapp: +86-131-2753 7434 Skype / Wechat: zaferkaradag
Bu yazı Yazılarım kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.