EYVAH! BİR BU EKSİKTİ! CORONANIN KISIRLIĞA DA YOL AÇTIĞI ORTAYA ÇIKTI!
Nobel tıp ödülü sahibi, Japon bilim insanı Prof. Dr. Tasuku Honjo’nun yaptığı;
– “Corona yarasadan yayılan doğal bir virüs değildir, Wuhan’da benim de 4 yıl çalıştığım laboratuvarda üretildi. Eğer bu iddiamın aksi kanıtlanırsa, Nobel ödülümü geri vereceğim!” şeklindeki açıklamanın yarattığı şokun bir benzerini de, bugün yaşadım!
Bilirsiniz, ben hayata bardağın dolu kısmından bakmaya ve göstermeye özen gösteririm.
Bu yüzden, ölümcül bir virüs olan Coronaya yakalanan hastaların yaklaşık yüzde 98’nin iyileşiyor olmasını, insanlığın en büyük şansı olarak addediyorum, düşünsenize ölüm oranı daha yüksek olsaydı halimiz nice olurdu?
Ancak bugün çok değerli bir hekim dostumdan gelen bir bilgi, bu lanet virüsün ortaya çıkarılan bir başka özelliğiyle, “insan ırkının sonunu getirebilecek kadar tehlikeli” olduğunu da gösterdi.
www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2405456920301449 adresinde yer alan bilgiler ve görseller, Coronanın kısırlığa da yol açabildiğini ortaya koyuyor.
Yazının satır aralarında, çiftlerden birinin Coronaya yakalanması durumunda kesinlikle eşinden uzak durması ve iyileştikten sonra bile en az 30 gün daha birlikte olmamaları tavsiye ediliyor, aile birliğine zarar gelmemesi için mutlaka kulak vermek lazım.
Bunları duyar duymaz aklıma ilk gelen şu oldu…
Corona virüsün doğal bir virüs olmadığını, bir laboratuvarda üretildikten sonra önce Çin’e, sonra da tüm Dünyaya yayılan bir biyolojik silah olduğunu, bu projeyi üreten üst akılın temel hedefinin ise; “8 milyara ulaşan Dünya nüfusunu azaltmak” olduğunu iddia eden kişileri ve kurumları hatırladım.
Pandemi ile mücadele kapsamında yürütülen araştırmalar gösteriyor ki, Coronaya yakalanan insanlar iyileşseler bile, ne yazık ki, virüsün akciğerlerde yaptığı tahribat kalıcı olabiliyor.
Üstüne üstlük, şimdi bir de kısırlık riski ortaya çıktı ki, bunun Dünya nüfusunu azaltmanın en kestirme yolu olduğu aşikar.
Hele bir de Türklerin ataerkil aile yapısını göz önüne alınca, bu kısırlık riskinin Milletimizin gözünde, adeta ölüme yakın bir toplumsal baskı unsuru sayılacağını da söyleyebiliriz.
Sevgili Dostlar, Arkadaşlar, Çernobil faciasından sonra; “biz Türk’üz, radyasyonlu çay bize zarar vermez!” diyerek çay içerken çekilmiş pozlar veren Bakanı hatırlayın.
Bir Devlet adamına yakışmayacak o yaklaşımı sergileyen zat-ı muhtereme rağmen, rüzgarlar sayesinde Ukrayna’dan Karadeniz kıyılarımıza kadar ulaşan radyasyon bulutları yüzünden, kıyı illerimizdeki kanser vakaları rekorlar kırmıştı!
Corona belası, işte o radyasyon riskinden bin kat daha tehlikeli!
Bu illetle mücadelenin 3 temel şartı belli;
1- gerçekten koruyucu özelliğe sahip bir N95 veya 3 katlı cerrahi maske,
2- en az 1,5 metrelik fiziki mesafe ve
3- katıksız uygulanacak hijyen kuralları.
LÜTFEN! LÜTFEN! LÜTFEN! Bu 3 kurala harfiyen uyun ve sevdiklerinizi de, sizi sevenleri de üzmeyin!
Bu vesileyle bir de genel durum değerlendirmesi yapalım…
Her kıtadan pek çok ülke, ya “Coronayla mücadeleyi hafife aldığı”, ya da “pandeminin etkisi geçti” düşüncesiyle erken normalleşmeyi tercih ettiği için hayati hatalar yaptı ve bunu fırsat bilen lanet virüs de gemi iyice azıya aldı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün açıklamasına göre, artık her 15 saniyede bir, yani saatte 240 kişinin ölümüne yol açar hale geldi.
Bulunduğum ülkeden örnek vereyim; 15 Mart’ta ortaya çıkan ilk Corona vakasından hemen sonra hızlı kararlar ve doğru tedbirler alan Özbekistan, 78 günlük o süreci gerçekten çok başarılı yönetti.
Ancak 1 Haziran’da başlatılan normalleşme sürecinin bedeli her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
34 milyon nüfusa sahip bu Ata yurdumuzda, ilk 78 günde Coronaya yakalanan toplam hasta sayısı 3.623 idi, oysa dün açıklanan 957 hasta ile birlikte 31.068 vakaya ulaşıldı, yani normalleşme sonrası geçen 69 gündeki vaka artışı yüzde 760 oldu.
Ölümlerdeki artış hızı ise tam bir facia! 1 Haziran’da 15 olan vefat sayısı bugün 198, yani ölümler yüzde 1.220 arttı, yazık oldu bu kardeşlerimize…
Ben bu satırları yazarken bile caddeden 2 ambulans daha geçti, Allah tüm ülkelerdeki hastaların ve onları iyileştirmek için insan üstü bir gayretle mücadele veren doktorların ve tüm sağlık çalışanlarının yardımcısı olsun, ölenlere de rahmet diliyorum.
Dünyada durum bu kadar vahim olduğu halde, geçtiğimiz Kurban bayramı tatilinde Türkiye’mizin sayfiye ve mesire bölgelerde ortaya çıkan görüntüler, yani insanlarımızın sorumsuzca davranarak maske ve sosyal mesafe kurallarını hiçe saymaları, hepimizi endişeye sevketti.
Aylardır Corona yüzünden evde kapalı kalan insanlarımızın ilk fırsatta kendilerini tatil yörelerine atmaları, tabii ki anlaşılabilir, bu zaten en doğal haklarıdır.
Ayrıca hiç kimse ne kendinin, ne de ailesinin hayatını riske atmak istemez, bu yüzden tatil ve seyahat kararı alırken, Sağlık Bakanının bayram öncesi her akşam açıkladığı Corona vakası ve vefat sayılarındaki azalmanın onları cesaretlendirdiği aşikardır.
Oysa son haftalarda basında ve sosyal medyada ayyuka çıkan haberlere ve iddialara göre, Türkiye’de Coronaya yakalanan hastaların gerçek sayısı, Sağlık Bakanının açıkladığı vaka sayılarının çok üzerinde.
Böylesine zıt iki iddianın birden doğru olması mümkün olamayacağına göre, demek ki birileri yalan söylüyor!
Konu son derece hayati olduğu için, bence derhal bir soruşturma açılmalıdır!
Eğer vaka sayıları gerçekten yüksek değilse, o iddia sahipleri “yalan haber yayarak Halkı paniğe sevketmek suçu”ndan hakim karşısına çıkarılmalıdır.
Buna mukabil, eğer o sayılar gerçekse bu defa, “eksik bilgi vererek Halkı yanıltan ve bu yüzden ‘nasıl olsa Corona geçiyor, artık bir şey olmaz’ diyerek tedbirleri gevşetmesine, böylece vakaların artmasına sebebiyet verenlere” dava açılmalıdır!
Türkiye’nin kısa sürede Coronadan kurtulacağını düşünerek hareket etmek, sadece vaka ve vefat sayılarını, yani riski artırır!
Coronaya bakın, nasıl da ellerini ovuşturup, yandan yandan gülüyor…
Eee, ne de olsa bugün, onun günü.
Geciken turizm sezonu bugün başladı, gece yarısına kadar sadece Antalya’ya ve sadece Rusya’dan 20.000 turist gelecek, Avrupa ülkelerinden gelen uçaklarla bu sayı 30.000’i de aşacaktır.
Yağmur gibi yağmaya devam edecek turistlerle sezon sonunda 15 milyon turiste ulaşacağımız varsayılıyor.
İnşallah “kahraman” Türklerin iplemediği Coronayı, turistlerimiz ciddiye alır da, artan vaka ve vefat sayıları yüzünden güzel gözlerinizden pınarlar akmaz!
Sağlıklı, huzurlu ve Coronadan ırak güzel günler diliyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Zafer KARADAĞ
www.harclik.net
10 Ağustos 2020, Taşkent