SİYASİ OLGUNLUK VE NEZAKETTE DE DİBE VURDUĞUMUZUN RESMİDİR!


SİYASİ OLGUNLUK VE NEZAKETTE DE DİBE VURDUĞUMUZUN RESMİDİR!

24 yıl, bir ülkenin Devletiyle ve Milletiyle birlikte gelişmesi için yeterli bir süredir.

Böyle bir süreçte Milletin kendini geliştirmesi için öncülük etmesi gerekenler de, Devlet adamlarıdır.

Aşağıdaki linkte göreceğiniz ve 1991 yılında yapılan seçimlere kısa bir süre kala televizyonda canlı yayınlanan o tartışma programına katılan siyaset adamlarını sevmeyebilir, fikirlerini kabul etmeyebilirsiniz.

Ancak, Parlamentoda temsil edilmeyen bir parti lideri de dahil olmak üzere, Başbakan ve beş siyasi parti liderinin katıldıkları ve televizyondan canlı yayınlanan bu tartışma programını izlerken, sergiledikleri o siyasi olgunluğu ve nezaketi takdir etmekten imtina edemezsiniz:

www.facebook.com/NationalTurk.News/videos/10153284588103522/

İşte o erdemler, bir Devlet adamının olmazsa olmazları arasındadır.

Fakat 2015 Türkiye’sine bakınca görüyoruz ki, o erdemlerin yerinde maalesef yeller esmektedir.

Söyleyin lütfen; Devletimizi yönetmek için siyasete soyunan ama o erdemlerden yoksun oldukları yetmezmiş gibi, bir de kabul edilemez pek çok haslete sahip olduklarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kutsal çatısı altında söyledikleri yalanlar, ettikleri küfürler, attıkları tekmeler ve ortalığa saçılan yolsuzluklar, vs… sayesinde öğrendiğimiz şahıslara Devlet “adam”ı demeye diliniz varıyor mu?

Varmıyor değil mi? Ama bunda şaşılacak bir şey yok!

Bırakın parlamento dışındaki bir parti lideri ile tartışmayı, ana muhalefet lideri ile dahi konuşmayan ve ülke meseleleri hakkında görüş alışverişinde bulunmayan bir lideri örnek alırlarsa, olacağı budur!

Atalarımız boşuna söylememiş; “Balık baştan kokar!” diye…

Aslında 24 yıllık bu video, SİYASİ OLGUNLUK VE NEZAKETTE DE DİBE VURDUĞUMUZUN RESMİDİR!

Ve asıl acı olan; Devletin tepesindeki bu kavganın, dalga dalga yayılarak sokaktaki insanları da birbirlerine düşürmeyi başarmış olmasıdır.

Eskiden komşularımızın etnik kimliğini veya arkadaşlarımızın mezhebini ya da iş yaptığımız insanların hangi güzide kulübümüzün taraftarı olduğunu merak etmek aklımızdan bile geçmezdi, aksini söyleyenler de ayıplanırdı

Oysa şimdi; o meraklar çocuksu birer merak gibi masum ve sıradanmış gibi gösterilmeye başlandı.

Artık, bir dairedeki amirin/memurun nereli olduğu, Cuma’ya gidip gitmediği, karısının türban takıp takmadığı, bir valinin Devletin mi yoksa iktidar partisinin mi Valisi olduğu, bir Savcının gücünü Cumhuriyet yerine iktidardan mı aldığı, göz bebeğimiz olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz özel okulların hangi tarikat veya cemaate bağlı olduğu, öğretmenlerin Sünni mi yoksa Alevi mi olduğu, üniversitedeki rektörün hangi partiye üye olduğu, vs… gibi akıllara ziyan sorgulamaları haber diye Millete zerkeden gazetelerimiz, TV kanallarımız, internet portallarımız var!..

Dostlar, farkında mısınız? Trabzon’da Fenerbahçeli futbolcuları taşıyan otobüs şoförüne ateş eden o yaratığa değil de, isabet ettiremediğine kızan insanlar Ay’da yaşamıyor, onlar da bizim Toplumumuzun birer ferdi, yani hepimiz aynı gemideyiz!

Bu gerçeğin; “Darağacında da olsam, Çin’de de olsam son sözüm Fenerbahçe!” diyecek kadar Sarı-Lacivert renklere aşık ve 1970’li yıllarda pek çok Fenerbahçe-Beşiktaş maçını İnönü Stadı’nda, hem de Beşiktaş taraftarlarının arasında seyretmenin hazzını defalarca yaşamış bir futbol sevdalısı olan bendenizin içini nasıl acıttığını tahmin bile edemezsiniz;

www.youtube.com/watch?v=oF6mvuTWaYk

Siyasiler akıllarına estiği gibi konuşamazlar, sözcüklerini tartmak ve akıl süzgecinden geçirmek zorundadırlar.

Eğer yanlışlarla dolu o, son derece tehlikeli “ÇÖZÜ(L)M(E)” sürecinin üzerine, bir de “bize oy veren yüzde elliyi evlerinde zor tutuyorum!” gibi bir ötekileştirme operasyonu yürütülürse, Millet kamplara bölünür ve Ülke bölünme uçurumuna doğru sürüklenir!

Peki, şimdi sorun bakalım kendinize; bu durumdan şikayet etmeye hakkınız var mı?

Tabii ki yok! Çünkü güzel Ülkemizi bu hale getiren o siyasiler Ankara’ya paraşütle inmediler, onları siz gönderdiniz, hem de davul-zurna çalarak.

Şimdi size; “Bari 7 Haziran’da aklınızı başınıza toplayın, yoksa kendi düşen ağlamaz, iki gözü birden çıkar!” demek lazımdı ama ben son sözü rahmetli Müzeyyen Senar Hanımefendi’ye bırakıyorum;

“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime.”
www.youtube.com/watch?v=ps4ff9ec6wo

Selam ve sevgilerimle.

Zafer KARADAĞ
www.harclik.net
5 Mayıs 2015, Şanghay

ZaferKaradag hakkında

www.harclik.net www.karya.biz www.gen-turk.com Email: zaferkaradag@gmail.com Cep / Whatsapp: +86-131-2753 7434 Skype / Wechat: zaferkaradag
Bu yazı Yazılarım kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.